top of page

Türkiye ve İTÜ’nün Afrika Açılımı Cibuti ile Yükseköğretimde İşbirliği Projesi

Güncelleme tarihi: 3 gün önce


Cibuti’nin coğrafi konumu [1].
Cibuti’nin coğrafi konumu [1].

Cibuti’nin ilk mühendisleri, İTÜ Mühendislik kültürü içerisinde yetiştirilmiştir; ilk mezunların doktora eğitimleri de yine İTÜ tarafından üstlenilerek Cibuti Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nin akademisyen kadroları da yine bu bağlamda yetiştirilmektedir. İTÜ, böylece asırlar öncesinden gelen misyonunu sadece yurtiçinde değil, yurtdışındaki başka bir coğrafyaya da taşıyan ilk üniversite olmuştur. İTÜ, Türkiye’nin Afrika politikaları bağlamındaki aktörlerden biri olarak, Cibuti Mühendislik Eğitimi Projesi’ni 10 yıllık bir süreç sonunda sağlam bir zemine oturtmuştur. Bu proje, ülkemiz açısından dünyanın böylesine önemli bir stratejik bölgesinde, eğitime dayalı başarılı uluslararası politikalarının bir çıktısıdır.

 

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) uluslararası alandaki en büyük eğitim projelerinden birisi, bir Doğu Afrika ülkesi olan Cibuti (Djibouti) ile lisans-lisansüstü seviyelerde gerçekleştirilen ve yaklaşık 10 yıldan beri sürdürülen, Afrika’ya açılım projesidir. Bu proje, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası politikaları zemininde yer alan ve yumuşak güç olarak da tanımlanan[1], başarılı bir eğitim projesidir. Proje, elektrik ve inşaat mühendisliği alanlarında başlatılmış olup, Cibuti’nin ilk mühendisleri, İTÜ Mühendislik kültürü içerisinde yetiştirilmiştir; ilk mezunların doktora eğitimleri de yine İTÜ tarafından üstlenilerek Cibuti Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nin akademisyen kadroları da yine bu bağlamda yetiştirilmektedir. İTÜ, böylece asırlar öncesinden gelen misyonunu sadece yurtiçinde değil, yurtdışındaki başka bir coğrafyaya da taşıyan ilk üniversite olmuştur. İTÜ, Türkiye’nin Afrika politikaları bağlamındaki aktörlerden biri olarak, Cibuti Mühendislik Eğitimi Projesi’ni 10 yıllık bir süreç sonunda sağlam bir zemine oturtmuştur. Bu proje, ülkemiz açısından dünyanın böylesine önemli bir stratejik bölgesinde, eğitime dayalı başarılı uluslararası politikalarının bir çıktısıdır. Böylece İTÜ, özverili desteği ile bu milli projenin yükseköğretimdeki öncü kuruluşu olmuştur.                    

 

1. Giriş

Hint Okyanusu tarafından Kızıldeniz’in girişinde, Aden Körfezi’nde yer alan Cibuti (Djibouti), ‘Afrika boynuzu’ denilen bölgenin en stratejik ülkelerinden birisidir. Önemi, hem coğrafi konumundan dolayı jeopolitik ve jeo-stratejik açılardan hem de işlevsellik anlamında Afrika’nın doğusu üzerinden kıtanın derinliklerine erişebilecek kolay bir deniz ticareti kapısı olmasından kaynaklanmaktadır. Türkiye, hem uluslararası politikaları hem de tarihsel bağları bakımından Cibuti ile yakın temas halindedir. İki ülke arasındaki bu yakın temas, geçmişte uzun süre kesintiye uğramış olsa da son on yıl içinde ivmeli bir gelişme göstermektedir. İTÜ’nün Cibuti Projesi de Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikada geliştirmeye çalıştığı, Afrika’ya açılım projelerinin paralelliğinde geliştirilmiş, tali bir projedir.

 

1.1. Cibuti ile Olan İlişkilere Tarihsel Bakış

Cibuti ile Türkiye arasındaki ilişkiler, Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzanmaktadır; Cibuti’nin sahip olduğu bugünkü topraklar, 16. yüzyılın ortalarından itibaren yaklaşık 300 yıl, 19. yüzyılın sonlarına kadar Habeşistan’ın bir parçası olarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun himayesi altında kalmıştı. O zamanlarda da bu bölgenin stratejik bir önemi vardı ve bu önem, daha çok Arabistan Yarımadası’ndaki kutsal toprakları korumak ve Doğu Afrika’da hâkimiyet kurmak isteyen İspanyol ve Portekizli denizcilere karşı ticaret güvenliğini sağlamak içindi. Bu amaç doğrultusunda Osmanlı askeri karargâhı, Cibuti’nin bugünkü Tajourah (Tajura) bölgesinde konuşlanmıştı.[2]

 

Osmanlı, Cibuti’deki varlığını 1880 yılına kadar sürdürmüştür. Hatta bugün Cibuti’de T.C. Devleti tarafından son Osmanlı Valisi Burhan Bey adına düzenlenmiş bir cadde mevcuttur. Ancak 1880’de Fransızların Obock Limanı’nı satın almasından sonra başlayan ve 1977 yılına kadar sürecek olan ‘Fransız kolonizmi’ dönemi, Osmanlı sonrasındaki Cibuti geçmişinin 100 yıllık bir parçası olmuştur.

 

Türkiye, Cibuti’nin bağımsızlığını kazandığı 1977’den sonra da bu ülke ile tarihsel ve ticari ilişkilerini geliştirememiştir. Cibuti’de büyükelçilik kurma çalışmaları, ancak 2013 yılında başlamış ve aynı yılda büyükelçilik faaliyete geçmiştir. Böylece yeniden tesis edilen Türkiye-Cibuti ilişkileri sonucunda İTÜ ile olan Yükseköğretimdeki işbirliği süreci de 2014 yıllarında hayata geçirilmiş ve özveriye dayalı bir işbirliği sonucunda başarılı bir uygulama haline gelmiştir [2-4].

 

2. Bir Doğu Afrika Ülkesi Olarak Cibuti (Djibouti)

Cibuti; Araplar (Yemenliler), Somalililer (İssa Klanı) ve Afarlardan oluşmuş bir topluluktan oluşur. Ancak % 60’lık oran ile Somalililer nüfusun ağırlıklı kesimidir, Afarların nüfusu da % 30 civarındadır, geriye kalan oran ise Yemen kökenli Araplardır. Bugünkü Cibuti, 1883-1967 yılları arasında ‘Somali Land’ veya “Fransız Somali Land’ı” olarak anılmaktaydı. 1967’de ise bölge ‘Fransız Afar ve Issa Bölgesi’ adını almıştır.

 

8 Mayıs 1977 referandumu ile % 98’lik bir oranla bağımsızlığını ilan eden Cibuti, 27 Haziran 1977 tarihinde de cumhuriyeti ilan ederek, ‘Cibuti Cumhuriyeti’ olarak bağımsız bir devlet haline gelmiştir. 1977’den sonra kullanmaya başladığı mavi-yeşil-beyaz renklerden ve kırmızı beş köşeli yıldızdan oluşan Cibuti bayrağı, sırasıyla denizi-dünyayı-barışı ve beş bölgeden oluşan birliğini sembolize eder.

 

1990’da yaşanan Cibuti içsavaşı sırasında ise büyük ölçüde Afar ve İssa nüfus kaybı yaşanmıştır. Ülkenin toplam yüzölçümü 23.200 km2 ve nüfusu ise 1.000.000’nun altındadır. Nüfusun % 98’i Müslümandır. Toprakları verimsiz ve kurak bir ülkedir. Yıllık ortalama sıcaklık 32 derece olup, haziran-ağustos arasında hava sıcaklığı maksimum seviyeye erişir. Yaz aylarında Cibuti’de sıcaklık ortalaması 45 derece civarındadır. Ülkede resmi dil olarak Arapça ve Fransızca konuşulmakta olup, yaygın olarak Afar ve Somali dilleri de kullanılmaktadır.


Asal Tuz Gölü [5].
Asal Tuz Gölü [5].

Sahip olduğu stratejik konumuyla deniz ulaştırması ve yakıt ikmal merkezi olması sebebiyle bölgenin önemli kritik bir ülkesi durumundadır. Ülkede önemli iki liman olan, Cibuti ve Doraleh limanlarının kâr getiren işlevsellikleri sebebiyle ülkedeki ekonomik faaliyetler ağırlıklı olarak hizmet sektörü ve halen mevcut bulunan yabancı askeri üslerin varlığına dayanmaktadır. Bu anlamda Cibuti’nin en önemli iki gelir kaynağı, liman işletmeciliği ve askeri üslerden gelen kiralardır. Ayrıca ülkede önemli bir ihracat ürünü olan ve beyaz elmas olarak adlandırılan tuz, Asal Gölü’nden sağlanmakta olup; Asal Gölü2 hem turistik hem de tuz üretimi bakımından önemli bir bölgedir. Ayrıca Tajura bölgesi de Cibuti’nin önemli bir turistik merkezidir.

 

2.1. Cibuti’nin Stratejik Önemi ve Türkiye’nin Rolü

Cibuti’nin bugünkü önemi 300 yıldan beri değişen koşullarda aynı şekilde devam etmektedir. Cibuti, Osmanlı döneminde nasıl ki kutsal toprakların korunması ile birlikte İspanyol ve Portekizli denizcilerin ticaret yollarını ele geçirmelerine karşı bir stratejik öneme sahipse bugün de gerek bölgenin güvenliği gerekse deniz ticareti ve Afrika içlerine yönelen demiryolu ile stratejik bir ticaret yolu haline gelmiş durumdadır.

 

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), 11 Eylül 2001 saldırısından sonra tehdit unsurlarının geçişini önlemek adına bölgede güvenlik açısından, Cibuti’de bir askeri üs kurmayı (Camp Lamonnier) planlayarak, ülkenin en büyük askeri üslerinden birini kurmuştur. Varolan Fransız üssünün yanı sıra Japonya ve İtalya gibi ülkelerin askeri unsurlarının da varlığı ile Cibuti, küresel rekabetin stratejik odak noktası haline gelmiştir.

 

Küresel rekabet içerisinde farklı ittifakların ortaya çıkmasıyla son yıllarda Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Japonya ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi ülkeler de ilgi alanını bu ülkeye kaydırmıştır.

 

Çin, ülkede kendi limanını, özel serbest bölgesini ve demiryolunu da inşa ederek, Cibuti ve dünya jeopolitiği üzerinde oldukça farklı bir ağırlık oluşturmuştur. Çin, sadece jeopolitik yaklaşımı üzerinden değil onun bir alt konusu olarak, jeo-kültürel bir olgu da yaratarak, faaliyet göstermektedir. 3

 

Rift Vadisi-Jeotermal Bölge ve Cibuti.
Rift Vadisi-Jeotermal Bölge ve Cibuti.

Japonya’nın bölgeye olan ilgisi ise Kenya’daki jeotermal bölge, Rift Vadisi üzerindeki jeotermal enerji yataklarına ilişkindir. Ancak Japonya, Rift Vadisi’ndeki jeotermal enerjiyi kontol etmek için ilgi alanını Cibuti’de askeri bir üs oluşturmaya kadar genişletmiştir.

Türkiye de bu bölgeye tarihsel ve küresel süreçlerden oluşan bir ilgiyle yaklaşarak, Cibuti ile olan ilişkilerini ticari ve stratejik anlamlarda geliştirmektedir. Politikaları içerisinde eğitimin yumuşak güç avantajını da kullanmak isteyen Türkiye, Cibuti’deki mühendislik eğitim sürecini İTÜ ile başlatıp, bu doğrultuda önemli bir yol kat etmiştir.

 

Ancak Türkiye’nin Cibuti projesi tekil bir proje değildir, kapsamlı bir şekilde uygulanan Doğu Afrika dış politikasının bir parçasıdır. Çünkü Türkiye’nin bu bölgedeki ilgisi Somali’ den Sudan’a kadar uzanan askeri ve ekonomik varlığına ilişkin bir ilgidir. Bu bağlamda Türkiye’ nin Somali’de bir askeri üssü vardır ve son yıllarda yapılan anlaşmalarla burada bir de deniz üssü kurulacaktır. 4 Bu çerçeveden bakıldığında, Türkiye’nin Doğu Afrika politikalarındaki en kritik bağlantıyı Somali 5  ve onun uzantısı olan, ‘Somali Land’ olarak da nitelendirilen Cibuti ile olan birlikteliği oluşturmaktadır [3-9].

 

3. İTÜ’nün Cibuti Projesinin Tarihçesi

Türkiye ile Cibuti arasındaki işbirliğinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2015 yılının ocak ayı içinde gerçekleştirdiği Cibuti ziyareti sırasında, iki ülke arasında bilimsel eğitim, sanayi, askeriye, denizcilik gibi birçok alanda imzalanan 8 ayrı anlaşma ile başlatılmıştır.

 

Bu çerçevede, zamanın YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç başkanlığındaki bir heyet 01-02 Eylül 2015 tarihlerinde Cibuti'ye bir ziyaret gerçekleştirerek, YÖK ile Cibuti Yükseköğretim ve Araştırma Bakanlığı arasında, yükseköğretim alanındaki işbirliğine yönelik bir mutabakat zaptı imzalamıştır. Bu zapta ilişkin olarak İTÜ’ ye verilen bu tarihi görev sonrasında ise o zamanki, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca ve beraberindeki heyet, 17-19 Şubat 2016 tarihleri arasında işbirliğini başlatmak üzere Cibuti’ye gitmiştir. ‘Cibuti Yükseköğretim ve Araştırma Bakanlığı’ binasında, Türkiye’nin Cibuti Büyükelçisi Sadi Altınok’un da katılımıyla Cibuti Yükseköğretim ve Araştırma Bakanı Dr. Nabil Mohamed Ahmed, Cibuti Üniversitesi Rektörü Dr. Djama Mohamed Hassan ve Mühendislik Fakültesi Dekanı Dr. Abdoulkader Ibrahim Idriss ile bir araya gelinmiştir. Toplantı sonunda bilimsel ve akademik işbirliği kapsamındaki, ‘Eğitimde İkili İşbirliği Anlaşması’ imzalanmıştır.

 

Anlaşmanın imzalanmasını takiben 25 Mayıs 2016’da Cibuti Yükseköğretim ve Araştırma Bakanı, Cibuti Üniversitesi Rektörü ve Mühendislik Fakültesi Dekanı ile Türkiye’nin Cibuti Büyükelçisi İTÜ’ye bir ziyarette bulunmuştur. 29 Temmuz 2016 tarihinde ise Cibuti Üniversitesi akademisyenlerinden oluşan bir ekip, 15 gün süre ile İTÜ İnşaat Fakültesi ve Elektrik-Elektronik Fakültesi laboratuvarlarını ziyaret ederek konuya ilişkin detaylı bilgi almışlardır. 2016 yılının yaz okulu döneminde ise Cibuti Üniversitesi’nden 10 öğrenciye İTÜ tarafından burs ve ücretsiz konaklama imkânı verilerek, İnşaat Fakültesi ve Elektrik-Elektronik Fakültesi’nde açılan yaz okulu derslerine katılmaları sağlanmıştır.

 

İlk etapta Cibuti Üniversitesi, inşaat ve elektrik mühendisliği bölümlerinin kurulması hususunda, İTÜ’nün katkıda bulunmasını talep etmiştir. Bu kapsamda, ders içerikleri oluşturularak temel mühendislik derslerinin İTÜ’lü öğretim üyeleri tarafından verilmesi planlanmıştır.

 

İTÜ İnşaat ve Elektrik-Elektronik fakültelerinin dekanları, bölüm başkanları ve konusunda uzman öğretim üyeleri; Cibuti Üniversitesi’ndeki 5 yıllık, lisans ve lisansüstü eğitimini de göz önünde bulundurarak, İTÜ lisansüstü eğitiminden örneklemeler yaparak Cibuti Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ne özel ders programlarını oluşturmuştur. 6 

 

Cibuti Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ne özel ders programlarının tamamlanmasının ardından İTÜ’nün ilgili bölümlerinden öğretim üyeleri, 31 Ekim-4 Kasım 2016 ve 20-25 Kasım 2016 haftalarında ders vermek üzere Cibuti’ye gitmiştir. İnşaat Fakültesi’nden 15, Elektrik-Elektronik Fakültesi’nden 5, Maden Fakültesi’nden 1, Enerji Enstitüsü’nden 1 öğretim üyesi olmak üzere İTÜ’den toplam 22 öğretim üyesi halen dönüşümlü olarak Cibuti’ye gitmekte ve Cibuti Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde yoğun bir ders programı uygulamaktadır.

 

İTÜ öğretim üyeleri Cibuti Üniversitesi’ndeki öğretim üyeleri ile koordinasyon halinde Cibuti Üniversitesi laboratuvarlarını da inceleyerek, cihaz ve teçhizat konusunda teknik önerilerini paylaşmıştır. Ayrıca, Türkiye’den toplanan çok sayıdaki yayın da Cibuti Üniversitesi’ne bağışlanmıştır. Cibuti Üniversitesi’nde jeoloji derslerinin uygulamalı laboratuvarları için kayaç örneklerinin bulunmaması üzerine, İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü tarafından 82 adet jeolojik kayaç örneği üniversiteye bağışlanmıştır. Yine Cibuti Üniversitesi Rektörlüğü’nün talebi üzerine, İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi öğretim üyelerinin bilgi birikimi ve danışmanlığı altında Cibuti Üniversitesi Elektrik Güç Sistemleri Laboratuvarı açılmıştır. Ek olarak, Cibuti Üniversitesi laboratuvarlarına İTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü tarafından şahsi girişimlerle sağlanan cihaz ve elektrik devre elemanları bağışı da yapılmıştır. Bu arada Cibuti Üniversitesi’nde Türkçe eğitimlere de başlanmış ve bu kapsamda bir Türkçe öğretim programı da oluşturulmuştur. Ancak daha sonra bu program sürdürülememiştir.

 

İTÜ’lü akademisyenlerin eğitim verdiği Cibuti Üniversitesi Elektrik Mühendisliği ve İnşaat Mühendisliği bölümleri, 2018 yılı itibariyle ilk mezunlarını vermiş ve 44 öğrenci eğitimlerini başarıyla tamamlayarak diplomalarını almıştır.

 

Cibuti’de eğitim alarak mühendisliğe adım atan ilk mezunlar, İTÜ ve Türkiye adına büyük bir gurur kaynağıdır. 2019 yılında ise Cibuti Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ne alınan öğrenci sayısı 9’dur. Yine bu öğrencilerin tamamı mezun olmuştur. Halen bu iki mühendislik alanındaki eğitim, 2024 yılında da planlandığı şekilde sürdürülmektedir.

 

4. Eğitimde Türkiye-Cibuti İşbirliğinin Amacı ve Kapsamı

Uluslararası politikalarda ülkeler arasındaki işbirliklerini geliştirmenin ve sürdürmenin en temel ve kalıcı stratejik unsurlarından birisi de eğitimin politik bir güç olarak kullanılmasıdır. Bu bağlamda özellikle teknik eğitim ve onunla ilgili olan endüstriyel ilişkiler, bu gücü kullanan ülkelere yeni kazanımlar sağlama bakımından büyük avantajlar sağlayacaktır. Bu açıdan Türkiye-Cibuti arasında geliştirilen yüksek- öğretim işbirliğine İTÜ’nün sağladığı katkı, bölgedeki enerji, alt ve üstyapı geliştirme gibi diğer alanlarla birlikte, ticari faaliyetleri de doğrudan etkileyecek önemli bir katkıdır.

 

4.1. İşbirliğinin Amacı

İşbirliğinin amacı, Türkiye’nin uluslararası stratejik planları doğrultusunda Afrika’da aktif rol alan bir aktör olarak iki ülke arasındaki yükseköğretim organizasyonunu oluşturmak; yükseköğretim konusunda ise bilgi birikimini Cibuti’ye aktararak Türkiye’nin geleceğe yönelik sosyal, ekonomik ve politik hedeflerine destek olmaktır. Bu anlamda, iki ülke arasında bilimsel ve akademik işbirliklerinin kurulması ve Cibuti’de İTÜ’nün katkılarıyla kurulan Mühendislik Fakültesi’nde eğitimlerini alan ilk mühendislerin yetiştirilmesi bu amaca yönelik en temel hedeflerdendir.

 

İşbirliğinin takip eden süreçlerinde ise ülkenin öncelikli olarak ihtiyaç duyduğu elektrik ve inşaat mühendisliği eğitimlerinin başlatılması planlanmıştır. Ayrıca, bu işbirliği ile ülkenin kalkınmasında rol oynayacak mühendislerin, Cibuti Üniversitesi’ndeki eğitimlerinin devamlılığını sağlayacak olan akademik kadroların da yetiştirilmesi hedeflenmiştir. Bu bağlamda, doktora öğrencilerinin de İTÜ’deki eğitimleri için planlamalar yapılmıştır: Zamanın YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Rahmi Er’in Cibuti Üniversitesi’nde doktora eğitiminin başlatılmasına ilişkin tavsiye niteliğindeki bildirimiyle inşaat ve elektrik mühendisliği koordinatörleri bu çerçevedeki çalışmaları da İTÜ’de başlatmıştır. Bunun sonucunda Cibuti Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ilk mezunları arasından seçilen 9 öğrenci, İTÜ’deki doktora eğitimlerine başlamak üzere gerekli başvuru süreçlerini başlatmışlardır. 7 Başvuru yapan dokuz öğrenci içerisinde Elektrik Mühendisliği Bölümü’ne başvuran 1 öğrenci gerekli ön sınav koşullarını sağlayamadığından, 3 öğrenci elektrik mühendisliği, 5 öğrenci de inşaat mühendisliğinde olmak üzere toplam 8 Cibutili öğrenci, doktora çalışmalarına başlamıştır. Böylece Cibuti Üniversitesi’nin akademik kadrolarının yetiştirilmesine dair büyük ve önemli bir adım daha atılmıştır. Bu doğrultuda her iki bölümde de öğrencilerin doktora tez konuları, Cibuti’nin teknik alandaki gelişimine çözüm getirecek konular olarak belirlenmiştir. Örneğin İTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü’nde halen devam eden Cibutili doktora öğrencilerinin tez konuları, Cibuti’nin 2035 enerji vizyonuna ilişkin olarak ‘Yenilenebilir Enerji Uygulamaları’ ve Cibuti’nin varolan elektrik güç şebekesi üzerinedir. Böylece Cibuti’ nin kendi akademisyen grubu yetiştirilirken ülkenin teknik problemlerine de çözüm olacak konular ele alınmıştır.

 

4.2. İşbirliğinin Kapsamı

İşbirliğinin kapsamı, yalnızca eğitim ile sınırlı değildir. Uzun vadede İTÜ’nün Cibuti’de araştırma projeleri yürütmesini sağlayacak girişimlerin de başlatılması kapsam dahilindedir. Bu kapsamda İTÜ öğretim üyelerinin jeotermal, enerji, çevre, hidroloji, inşaat, tarım gibi araştırma alanlarında projeler oluşturması ve Cibuti ile gerçekleştirilecek bilimsel işbirliği konularının da İTÜ’ye olanak sağlaması öngörülmektedir. Bahsi geçen araştırma konuları, Cibuti’nin gelişimine, enerji ve altyapı sorunları gibi belli başlı problemlerine çözüm sağlayacağı gibi Türk akademisyenlerinin de farklı kıtalarda uluslararası projeler yürüterek küresel ölçekte tecrübelerini ve birikimlerini arttırmalarını sağlayacaktır.


İTÜ-Cibuti Üniversitesi arasındaki uluslararası etkinlik: ICEREGA 19 Konferans Duyurusu.
İTÜ-Cibuti Üniversitesi arasındaki uluslararası etkinlik: ICEREGA 19 Konferans Duyurusu.

Üniversitesi ile olan eğitim ve araştırmadaki işbirliğini sürdürme planları kapsamında, 30 Ekim-1 Kasım 2019 tarihleri arasında ‘Gelişmekte Olan Yenilenebilir Enerji: Üretim ve Otomasyon- ICEREGA 2019’ başlıklı uluslararası katılımlı bir konferans, İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi’nin organizasyonu altında, İTÜ kampüsünde düzenlenmiştir. İTÜ ve Cibuti Üniversitesi ortaklığının yanı sıra Fransa’dan Comte ve Bourgogne Franche-Comté ve Technology of Belfort Montbéliard üniversiteleri ve bu üniversiteye bağlı FC Lab ortaklıkları da bu konferansa destek vermişlerdir.

 

Ayrıca bu dönemde İTÜ, Cibuti Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğrencilerinin mesleki gelişimleri için gerekli olan staj imkânlarını arttırmak adına da IAESTE organizasyonundan destek almıştır. 8

 

İTÜ’nün Afrika açılımı haberleri.
İTÜ’nün Afrika açılımı haberleri.

İTÜ-Cibuti Üniversitesi arasında kısa sürede geliştirilen bu süreçlere ilişkin haberler, zamanında Türk basınında da oldukça sık bir şekilde yer alarak, Türk toplumu da bu konularda bilgilendirilmiştir. Bunlardan bazıları aşağıda sunulmuştur [10].

 

5. İşbirliğinin Stratejik Kazanımları

İTÜ-Cibuti Üniversitesi arasındaki işbirliğine yönelik Cibutili mühendislerin yetiştirilmesi projesi, sadece bir eğitim projesi değildir. Kısa, orta ve uzun vadedeki kazanımlarına bakıldığında çok farklı diğer kazanımlara da yol açacak, stratejik bir rolünün varlığı görülecektir. Bu kazanımlar, iki ülke arasında karşılıklı yarar ilkesine göre ortaya çıkacaktır. Çünkü yetişmiş insan gücü endüstriyi geliştirecek, endüstri ise ticari faaliyetlere yol açacaktır. Türkiye sempatisine göre geliştirilecek bu faaliyetlerden her iki ülke de fayda sağlayacaktır.

 

5.1. Kısa Vadeli Kazanımlar

İşbirliği kapsamında sözü geçen araştırma konularının olgunlaşması ve uygulamaya aktarılması sürecinde, Cibuti’nin enerji ve altyapı başta olmak üzere öncelikli sorunlarına yönelik çözümler de geliştirilecektir. Bahsedilen sorunların çözülmesinin Cibuti’nin gelişimi ve kalkınmasına da büyük katkı sağlayacağı aşikârdır. İTÜ’lü akademisyenler de Afrika kıtasında uluslararası araştırma projeleri yürüterek, bilgi birikimlerini ve deneyimlerini küresel ölçekte arttırma ve bu projelerin çıktılarını uluslararası bilim çevreleri ile paylaşma şansına sahip olacaktır.

 

5.2. Orta ve Uzun Vadedeki Kazanımlar

Orta vadede Cibuti Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğrencilerinin mesleki gelişimlerinin desteklenmesi adına uluslararası staj imkânlarının arttırılması için İTÜ-IAESTE organizasyonuna benzer bir yapının Cibuti Üniversitesi bünyesinde kurulması da Yükseköğretim ve Araştırma Bakanlığı ile birlikte planlanmaktadır. Uzun vadede olumlu sonuçlar üretecek olan ve Dünya Bankası desteği ile yürütülmesi planlanan, Cibuti Devleti'nin Afrika Mükemmeliyet Merkezi (Africa Centre of Excellence) çalışmaları da yine İTÜ’lü akademisyenlerin katkıları ile desteklenmiş olup; bu merkez, faaliyetini aktif bir biçimde sürdürmektedir.

 

5.3. Elde Edilen Kazanımların Sürdürülebilirliği

Eğitimde işbirliği anlaşması çerçevesinde, İTÜ'lü öğretim üyelerinin 31 Ekim 2016 tarihinden itibaren Cibuti Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde ders vermeleri, gerek İTÜ gerekse Cibuti Üniversitesi rektörlüklerinin desteğiyle düzenli ve kesintisiz olarak sürdürülmüştür. Bundan sonra söz konusu sürecin devam ettirilmesi her iki üniversite rektörlüğünün de yüksek iradeleri ile sağlanacaktır. Bu ortak iradenin temelleri, halihazırda YÖK ve Cibuti Yükseköğretim ve Araştırma Bakanlığı arasında ve her iki devletin cumhurbaşkanlıkları arasında tesis edilmiş bulunmaktadır.

 

Gerçekleştirilen tüm faaliyetlerde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, YÖK Başkanlığı, Cibuti Türkiye Büyükelçiliği, İTÜ ve Cibuti’de görev yapan diğer tüm T.C. temsilcilikleri, sürecin sürdürülebilirliğinin ana unsurlarını oluşturacaktır.

 

6. Geliştirilen İşbirliği Modelinin Özgün ve Yenilikçi Yönleri

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin kalitesini ve teknik birikimini Cibuti’ye aktararak, diğer bir deyişle, eğitim ihraç ederek katkı sağladığı bu işbirliği modeli, İTÜ’nün öncü kimliğini bir kez daha göstermesine vesile olmuştur. Bu yenilikçi model, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cibuti’deki diğer unsurlarının da (Cibuti Türkiye Büyükelçiliği, TİKA, Diyanet ve Maarif Vakıfları ve Cibuti’de faaliyet gösteren Türk şirketleri) sürece dahil edilmesiyle geniş bir ekosisteme dönüşecektir. Bu geniş ekosistemin oluşturulması, başlı başına bu işbirliğinin özgün ve öncü yanını oluşturacaktır.

 

Cibuti Mühendislik Fakültesi’nin yapılandırılması çalışmasının yürütüldüğü dönemde projeye katkı sağlayanlar (Soldan): ASKON Genel Sekreteri Bahadır Tuzcu,  Mehmet Karaca, Büyükelçi Aden Houssein Abdillahi, Serhat Şeker, Ahmet Ergin ve Ünal Aydemir.
Cibuti Mühendislik Fakültesi’nin yapılandırılması çalışmasının yürütüldüğü dönemde projeye katkı sağlayanlar (Soldan): ASKON Genel Sekreteri Bahadır Tuzcu,  Mehmet Karaca, Büyükelçi Aden Houssein Abdillahi, Serhat Şeker, Ahmet Ergin ve Ünal Aydemir.

6.1. İşbirliği Modelinin Gerekçeleri ve Sonuçları

Prof. Dr. Mehmet Karaca, Cibuti Üniversitesi Mühendislik Fakültesinin yapılandırılmasına İTÜ’nün sağladığı katkı dolayısıyla Cibuti Cumhurbaşkanı tarafından “Liyakat Nişanı” ile ödüllendirildi.
Prof. Dr. Mehmet Karaca, Cibuti Üniversitesi Mühendislik Fakültesinin yapılandırılmasına İTÜ’nün sağladığı katkı dolayısıyla Cibuti Cumhurbaşkanı tarafından “Liyakat Nişanı” ile ödüllendirildi.

İki ülke arasında tesis edilen ve uygulamaya konulan söz konusu işbirliği, yükseköğretim aracılığıyla kültürel, sosyal ve iktisadi diplomasi alanındaki başarılı bir modeldir. Bu işbirliği sürecine kültür ve iş çevrelerinin de katkıları sağlanmalıdır. Bu bağlamda, Cibuti Üniversitesi ile Cibuti’de iş yapan Türk şirketleri arasındaki hibe ve istihdam süreçleri daha etkin işletilmelidir. Çünkü o zaman bu model, işbirliğini stratejik hedeflere daha kolay ulaştıracaktır; Cibuti ile yapılan işbirliğindeki paydaşlar, eğitim kurumlarıyla da sınırlı kalmayıp, diplomasi, sanayi ve iş çevresinin de dahil edilmesiyle kurulan ilişkilerin boyutu değiştirilecek ve böylece sürdürülebilir uluslararası ilişkilere dayalı bir modelin oluşması sağlanacaktır. Böylece bu model, eğitim, kültür, diplomasi, sanayi ve ticaretin yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti’nin Afrika coğrafyasında öngördüğü stratejik-ileriye dönük varlığına da destek verecektir. Ayrıca, İTÜ’nün ortaya koyduğu, kaliteli mühendislik eğitiminin ihracatına dayalı olan bu model, ülkemize sağlayacağı faydaların yanında, Cibuti’nin de kaliteli teknik eleman istihdamına ve bu anlamdaki ekonomik gelişimine önemli bir katkı sağlayacaktır.

 

Sonuç olarak, İTÜ ile Cibuti Üniversitesi arasında kurulan bu işbirliği, ülkemizin uluslararası perspektifte farklı ülkeler için ortaya koyacağı ve kalıcı değerler üretecek etkin bir modeli ve yöntemi sunmaktadır.

 

7. Genel Değerlendirme Çerçevesinde Öneriler

 Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Afrika’ya açılım politikaları kapsamında başlatılan, İTÜ-Cibuti Üniversitesi arasındaki ‘Yükseköğretimde İşbirliği Anlaşması’ yaklaşık 10 yıllık bir süreç sonunda gerek lisans ve lisansüstü eğitim aşamaları bakımından gerekse Türkiye Cumhuriyeti’nin temsili bakımından son derece başarılı bir projedir. Proje, gelişmeye açık olup, İTÜ’nün değişen yönetimlerinden bağımsız bir şekilde sürdürülmesi gereken milli bir projedir.

 

Sürdürülebilirlik bağlamında İTÜ, Cibuti Üniversitesi ile olan işbirliklerini 2024 yılında da devam ettirerek, İTÜ Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi ile yeni bir program oluşturma sürecindedir.

 

Yeni bir öneri olarak ise Cibuti üniversitesi ile ‘İTÜ Gemi İnşa ve Denizcilik Fakültesi’ ve ‘İTÜ Denizcilik Fakültesi’nin de acil olarak bu işbirliği süreçlerine dahil edilmesi hususu dikkate alınmalıdır. Bu öneri Cibuti’nin ‘Dünya Deniz Ticareti’nin Aden Körfezi’ndeki kapısı olması bakımından son derece önemlidir. Hatta planlanması gereken yeni süreçte denizcilik ve lojistik konusu da birlikte ele alınmalıdır.

 

Uluslararası politikaların bir alt konusu olarak, ‘yumuşak güç’ bağlamında ele alınan ve geçmişten günümüze uzanan bu yolda, Türkiye-İTÜ-Cibuti işbirliği süreçlerinin sürdürülmesi ve geliştirilmesi, sadece üniversitemizin çıkarları bakımından değil, aynı zamanda da uluslararası politikalar sahnesinde aktif bir aktör olan ülkemizin de milli çıkarları açısından son derece önemlidir.

 

Teşekkür

İTÜ-Cibuti Üniversitesi arasındaki işbirliğine, başlangıçtan günümüze kadar, tüm gelişim süreçleri boyunca destek olan üniversite yönetimlerine; hem İTÜ İnşaat Fakültesi’nden hem de Elektrik-Elektronik Fakültesi’nden ve üniversitemizin diğer birimlerinden özverili bir şekilde katkı sağlayan tüm akademisyen arkadaşlarıma; özellikle süreçlerin her aşamasında rol alarak, bu çalışmanın da esasını oluşturan ve birlikte kaleme aldığımız raporu hazırlayan Sn. Doç. Dr. Serdar Bilgi’ye en içten teşekkürlerimi sunarım.

 

Kaynaklar

1. Cibuti’nin Coğrafi Konumu: https://iktibasdergisi.com/wp-content/uploads/2020/10/11-468.jpg; Erişim tarihi: 06 Mart 2024.

2. Samet Doğan, Röportaj-‘Ali Arif Burhan’, Anadolu Ajansı: https://www.aa.com.tr/tr/yasam/osmanli-cekilince-afrika-yetim-kaldi/198684, Güncelleme tarihi 10.12.2013; Erişim tarihi: 06.3.2024.

3. T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI: ‘Afrika Özel’, https://www.tccb.gov.tr/ozeldosyalar/afrika/ci-buti/

Erişim tarihi: 06.3.2024

4. T.C. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI, ‘Ülke Künyesi-CİBUTİ’: https://www.mfa.gov.tr/cibuti-kunyesi.tr.mfa; Erişim tarihi: 06.3.2024.

5. Asal Gölü https://blog.biletbayi.com/cibuti-gezilecek-yerler.html/; Erişim tarihi: 06.3.2024.

6. La géothermie pour l'indépendance énergétique de Djibouti, afrique.latrbuine.fr; Erişim Tarihi: 06.3.2024.

7. Hasret Çomak - Burak Şakir Şeker - Mehmet Şahin (Editörler), ‘AFRİKA JEOPOLİTİĞİ - AFRICAN GEOPOLITICS’, Nobel Akademik Yayıncılık, 2023.

8. Cengiz Özel, ‘Yumuşak Güce Bütünsel Bakış’, Güvenlik Bilimleri Dergisi, Mayıs 2018, 7 (1), 1 – 27 DOI:10.28956/gbd.422722

9. Ahmet Kavas, ‘Cibuti’, TASAM Türkiye-Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi: https://tasam.org/tr-TR/Icerik/125/cibuti, 03.02. 2005. Erişim Tarihi: 06.3.2024.

10. RAPOR-‘Eğitimde İkili İşbirliği Anlaşması ve Cibuti Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nin Yapılanmasındaki İTÜ Katkısı’, İTÜ Faaliyet Raporu (Hazırlayanlar: Serdar Bilgi-Serhat Şeker), 2019.

 

1 Yumuşak Güç: Uluslararası stratejiler alanında eğitim için kullanılan teknik bir terim; Soft-Power (İng.).    

2 Asal Gölü: Cibuti’de bulunan bir krater gölüdür ve deniz seviyesinden 156 metre alçaktadır. Bu anlamda Afrika’nın en alçak noktası olup, % 35’lik tuz oranı ile dünyanın ikinci en tuzlu gölüdür: www.wikipedia.org            

3 Jeo-kültür: Coğrafyanın kültürel etkilerinden yola çıkarak mevcut kültürü avantaja veya dezavantaja çevirmeye yarayan kavram.             

4 Bkz. “Türkiye-Somali Anlaşmasının Verdiği Mesaj ve Türkiye ile Müttefiklik”. SETA: https://www.setav.org, Erşim tarihi 15 Mart 2024.    

5 Somali’deki askeri üssün varlığının yanı sıra, eğitimin dış politikada ‘Yumuşak Güç’ olarak kullanılması anlamında, Somali’de Tıp Eğitimi ve Uygulamaları süreçleri de ‘Medeniyet Üniversitesi’tarafından sürdürülmektedir.      

6 Cibuti Üniversitesi’nde eğitim Fransız yükseköğretim modelindeki gibi 5 yıllık bir süreyi kapsar. Öğrenciler ‘master’ derecesi ile mezun olurlar. Mühendislik eğitimindeki dil, İngilizcedir.  

7 Cibuti Üniversitesi’ndeki eğitim süresi toplam 5 yıl olup, doğrudan lisansüstü derecesi ile mezuniyet vermektedir.             

8 IAESTE-International Association for the Exchange of Students for Technical Experience      

 

 










İletişim

Gayrettepe Başak Sokak No:2 D:1 Beşiktaş / İstanbul

+90 212 285 69 15

ituvakif@ituvakif.org.tr                 KVKK

  • Instagram
  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

Haber ve Duyuruları Almak İçin Abone Olun

Teşekkür Ederiz

© 2022 Tüm Hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. | İstanbul Teknik Üniversitesi Vakfı resmi web sitesidir. 

bottom of page