Kuruluşlar sürdürülebilirlik yönetimi yaparak, ÇSY raporlaması için yola çıkmalı. Çünkü ürünler piyasada akçeli maliyeti ve gezegene maliyetiyle alıcı bulurken, ihracat kapıları açılırken, sürdürülebilirlik yönetimi yapmadan yeni akçeye, finansmana erişmek mümkün olmayacak…
Herkesin Refahı İçin Sağlıklı Bir Gezegen:
Sorumluluğumuz, Fırsatımız
İnsan ateşi keşfederek odunla pişirdiğinde ve ısındığında ilk yanma gazını doğaya salarak, katı atık olan küle sebep oldu. Hava kirlenmeye, sera gazları salımıyla küresel sıcaklık artışı sonucu iklim yavaştan değişmeye başladı. Hayvan atıklarının metan salımı hep vardı. Tarımın, cevherleri işlemenin ve kömürün keşfiyle coşan endüstrileşmeyle, çevre ve iklim üzerinde giderek artan olumsuz bir etki yarattık. Tekerlek, buhar makinesi, tren, gemi, otomobil, uçak derken, devasa sektörlerle bugün dijitalleşen dünyadayız. Petrol ve doğal gazın enerji üretimi ve endüstri ham maddesi olarak refaha katkısının bedeli giderek büyürken, bu gidişatın gezegenimizdeki tahribatı ağır oldu. Gezegendeki su ve kara ekosistemlerinin sağlığını, doğadaki ahengi bozduk. Ekonomik sorunlara eklenen pandemi ve de ardından savaşla kalakaldık. Üç acil sorunumuz var: Biyoçeşitlilik, kirlilik, iklim. Vaziyet ortada. Aslında ne yapılması gerektiğini iyi biliyoruz. Günlük ve endüstriyel yaşam sürdürülebilir yönetilmeli.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu Eylül 2015’te aşırı yoksulluğu sona erdirme, eşitsizlik ve adaletsizlikle mücadele, iklim değişikliğiyle mücadele sözlerini vererek, “Gündem 2030: BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA)” ile 17 amaç ve 169 hedefi 2030 yılına kadar gerçekleştirme yoluna çıkıldı. Bu yolda 2022 önemli. 2022, Stockholm-İsveç’te yapılan ve çevre üzerine ilk uluslararası toplantı olarak kabul edilen “BM İnsan Çevresi Konferansı”nın sonunda 16 Haziran 1972’de duyurulan BM İnsan Çevresi Bildirgesi’nin 50’inci yılı. Namı diğer “Stockholm Bildirgesi ve İnsan Çevresi İçin Eylem Planı” dünya çapında çevre bakanlıkları ve ajanslar kurulmasını, bir dizi küresel anlaşmayı tetikleyerek, en önemlisi de yoksulluğun azaltılmasıyla çevre koruma hedeflerinin bağlantısını ortaya koyarak, sürdürülebilir kalkınmanın yolunu açmıştı. Dünya Çevre Günü fikri de konferansta resmiyet kazanarak, 1974’teki ilk kutlamada “Sadece Tek Bir Dünya” teması seçilmişti. 2-3 Haziran 2022’deki Stockholm+50 toplantısı, Kenya desteğinde İsveç ev sahipliğinde gerçekleşti ve 1972 Stockholm Konferansı anılarak, bizlere “Herkesin Refahı İçin Sağlıklı Bir Gezegen: Sorumluluğumuz, Fırsatımız” çağrısı yapıldı.
Şubat 2021’de açıklanan “Doğayla Barışmak: İklim, Biyoçeşitlilik ve Kirlilik Gibi Acil Durumlarla Mücadele İçin Bilimsel Plan” adlı BM Çevre Programı (UNEP) Raporu, adında da yer aldığı gibi, bizlere üç acil başlıkta yapmamız gerekenleri bildirdi. 9 Kasım 2021 tarihli UNEP İklim Durumu: İklim Eylem Notu’nda da, insanlık için kırmızı kod tanımıyla iklim acil durumu sunuluyor. Yok sayamayacağımız, endişe kelimesinin yetersiz olduğu, korkulması kaynakları gelecek için “daim” kılmaktır. 1995 yılında gereken bir durumdayız. 2021’de başlayan BM Ekosistemi Yenileme On Yılı kapsamındaki ilk kutlama olan 5 Haziran 2022 Çevre Günü teması geçmişten bugüne atıfla “Sadece Tek Bir Dünya” olarak seçilerek, gezegenimizi yenilemek ve korumak amacıyla küresel ortaklaşa eylem çağrısıyla güçlendirildi. Geleceğimizi güvence altına almak, yeni salgınları önlemek amacıyla iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve kirlilik sorunlarımız için siyasi, ekonomik ve teknik çözümler bulmak gerekiyor. Bu çözümler için hepimize, yurttaşlara, resmi erke, yerel yönetimlere, akademiye, sivil topluma, medya ve en başta iş dünyasına, endüstriye büyük görev düşüyor. Her beraber sürdürülebilir yaşam kültürüyle yaşamalı; evde, işte, yolda, okulda, tarlada, ormanda sürdürülebilir üretim ve tüketim yapmalıyız.
Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim
İnsanın refah, konfor ve yaşam kalitesine yönelik üretim, tüketim ve hizmet, kaynakların verimli kullanımı, mevcut en iyi teknolojiyle en iyi su-enerji-atık yönetimiyle yapılırsa, temiz üretim-tüketim-hizmet gerçekleşir. Eğer kaynakları gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da dikkate alarak, bu ihtiyaçları tehlikeye atmadan tüketirsek “Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim başarılır. Sürdürülebilir olmak, kaynakları gelecek için daim kılmaktır. 1995 yılında Oslo Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Yuvarlak Masa Konferansı’nda, “Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim”, “Gelecek nesillerin ihtiyaçlarını tehdit etmemek için, temel insan ihtiyaçlarını karşılayarak daha iyi bir yaşam kalitesi sağlayan ürün ve hizmetlerin, tüm yaşam döngüsünde, doğal kaynakların kullanımını, toksik maddelerin girdisini, atık ve kirletici emisyonların miktarını en aza indirerek üretim ve tüketim” şeklinde tanımlandı. BM 12 no’lu SKA, “Sorumlu Üretim ve Tüketim” başlığında, “Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim” kalıplarının güvence altına alınması gereğini vurgularken, eğer üretim ve tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek Yerküre’mize geri dönülemez bir zarar vereceğimizi ortaya koymaktadır. Sürdürülebilir üretimle, endüstride hem akçeli maliyeti hem de güzelim gezegenimiz Dünya için “İklim, Biyoçeşitlilik ve Kirlilik” acil başlıklarındaki maliyeti azaltabiliriz.
Sürdürülebilirlik Yönetimi
Sürdürülebilirlik yönetimi kuruluşun ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliğini esas alır. Sürdürülebilirlik yönetimi sadece çevre yönetimi değildir. Satın almadan temiz üretime, piyasaya arzda, tedarik zinciri yönetiminde, paydaş iş birlikleri gibi hususlarda sürdürülebilirlik yönetimi esastır. Kuruluş böylece BM SKA için duruşunu, sürdürülebilir kalkınmaya katkısını ortaya koyar.
Uluslararası standartlarla hazırlanan Çevresel, Sosyal, Yönetişim (ÇSY) Raporları kuruluşların mevcut durumunu gösterirken, başarıları da derecelendirilerek sürdürülebilirlik endekslerinde sıralama yapar. Çünkü artık yatırım finansmanına, akçeye ulaşmanın yolunda sürdürülebilirlik yönetimi sorgulaması var. Sürdürülebilirlik yönetimi, “çevresel” başlığında kuruluşun (alan kullanımı, asidifikasyon, biyoçeşitlilik, ekotoksiklik, iklim değişikliği, kaynak tüketimi, ötrofikasyon, radyasyon, solunum, toksiklik gibi) tüm etkilerinin belirlenmesi, Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (YDD) ilgili standartlarıyla yapılmaktadır.
YDD önemli bir saptama, karşılaştırma, karar verme ve en temiz üretimi başarma, diğer deyişle sürekli iyileştirme aracıdır. YDD gezegene maliyetin ölçüsüdür. Gezegenimizde yaşam karbon, azot ve su döngüsüyle ilerler. Hava, su, kömür, petrol, doğal gaz, mineraller, bitkisel ve hayvansal kaynaklar ile atıklar yaşam için ham maddelerdir. Sürdürülebilirlik yönetiminde Karbon Ayak İzi (KAİ); Su Ayak İzi (SAİ); Ürün Çevresel Ayak İzi (ÜÇAİ) belirlenmesi mühimdir. Her üründe KAİ ve SAİ saklıdır.
Karbon Ayak İzi
Sorumlu üretim için KAİ’nin düşürülmesi mühimdir. KAİ kişi, toplum, devlet, kuruluş, etkinlik veya ürünün/hizmetin doğrudan veya dolaylı olarak neden olduğu, belirli bir zamandaki sera gazı salımlarının karbondioksit eşdeğeri ölçüsüdür. KAİ ile insan kökenli sera gazı salımlarının çevresel etkisi, küresel karbon dengesine etkisi ortaya konur. Kuruluş toplam sera gazı salımını, ürünlerinin/hizmetlerinin sera gazı salımını bulmak üzere KAİ saptar. KAİ tedarikçiden tedarikçiye (B2B) veya tedarikçiden son kullanıcıya (B2C) saptanabilir. Kuruluşlar KAİ hesaplamak üzere yola çıktığında, karbonunu yönetmeye başlayarak düşük karbon ekonomisinin bir öğesi olur. Adeta bir “karbon check-up” başlar. Tedarik zinciri, üretim-tüketim-hizmet aşamaları ve atık yönetimi için emisyonlar hesaplanarak, azaltım için yapılabilecekler belirlenir. Maliyet azaltım fırsatları tanımlanır. Üretim zincirinin yaşam döngüsü boyunca incelenip, mevcut görünümün ortaya konması gerçekleşir. Her bir aşama için doğru karar verme mekanizması kapsamına sera gazı emisyonları etkileri katılarak, çevre yönetiminde süreklilik, azaltım sağlanır. Firmanın iklim değişimine karşı duruşunda, görünürlüğünde, somut verilere dayalı yeşilleşme, şeffaf bir kurumsal sorumluluk görülür. Karbon yönetimini iyi başaran, düşük karbon ekonomisinde ilerleyen firmalar sürdürülebilirlik yönetiminde de mesafe alır.
Su Ayak İzi
Su, sınırlı ve paylaşılan ulusal ve küresel bir varlıktır. Su sorunları ortak sorunumuzdur. Sürdürülebilir su yönetimi ve temiz-güvenli suya erişim (SKA 6) için sürdürülebilir su altyapılanması ve sürdürülebilir su sistemleri şarttır. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, toplam su tüketiminin %60-90’ı tarımda, %5-10’u evde, %5’i endüstride gerçekleşmektedir. Mevcut tesisleri yönetirken ve yeni tesislerin kurulumunda suya erişimin hesaba katılması bir gerekliliktir. Yatırımlarda ülkemizin su zengini olmadığı, mevcut öngörülerde su sıkıntısı yaşanacağının yer aldığı asla unutulmamalıdır. Bu su düzeni içinde fertler, kuruluşlar ve ülkeler doğrudan ve dolaylı su tüketimiyle SAİ oluşturur.
SAİ saptanmasıyla daha iyi su yönetimi ve karşılıklı su-iklim değişimi etkileşimi için kararlar alınması, su stratejisi hazırlanması mümkün olur. Endüstride SAİ takibi mühimdir. YEŞİL SU, üretimde tüketilen yağmur suyu miktarı olup, özellikle tarım, bahçecilik ve orman ürünleri içindir. MAVİ SU bir mal veya hizmeti üretmek için ihtiyaç duyulan yeraltı ve yüzey su kaynaklarının toplamıdır. Sulamalı tarımda, sanayi üretiminde ve evsel su tüketiminde mavi su vardır. Üretim sırasında atık yönetiminde tüketilen, belirli su kalitesi standartlarını karşılamak amacıyla kirleticilerin absorbe edilmesi için gereken tatlı su miktarı GRİ SU’dur.
Ürün Çevresel Ayak İzi
Ürün Çevresel Ayak İzi (ÜÇAİ) Kategori Kuralları (PEFCRs) ve Organizasyon Çevresel Ayak İzi Sektör Kuralları (OEFSRs) için pilot faz sürüyor. YDD’yi temel alan ÜÇAİ endüstrimizin önüne önemli bir ödev olarak gelecek.
Sonuç
Paris Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı (COP26) sonuçları, Avrupa Yeşil Mutabakatı, “Küresel Rekabetçi, Yeşil ve Dijital Avrupa için Yeni Strateji” başlıklı AB Endüstri Stratejisi, “Daha Temiz ve Daha Rekabetçi Bir Avrupa” için Döngüsel Ekonomi Eylem Planı, Sürdürülebilirlik için AB Kimyasallar Stratejisi, Emisyon Ticaret Sistemi, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, Sürdürülebilir Ürün İnisiyatifi sanayicimiz tarafından bir arada değerlendirilmelidir. Yanı sıra Yeşil Mutabakat Eylem Planı 2021 (YMEP 2021) hedeflerimiz mühimdir. YMEP 2021;
• Sınırda Karbon Düzenlemeleri
• Yeşil ve Döngüsel Bir Ekonomi
• Yeşil Finansman
• Temiz, Ekonomik ve Güvenli Enerji Arzı
• Sürdürülebilir Tarım
• Sürdürülebilir Akıllı Ulaşım
• İklim Değişikliğiyle Mücadele
• Diplomasi
• Bilgilendirme ve Bilinçlendirme hedeflerini içermektedir.
Sanayicilerimiz, ihracatçılarımıziçin“DünyayıTüketmeden, Dünya İçin Üretiyoruz” diyen Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Sürdürülebilirlik Eylem Planı hazırladı. Plan doğrultusunda “TİM Sanayide Sürdürülebilirlik Bilim Komitesi” çalışmamız sürüyor. Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi var. İklim Değişikliği Kanunu ve Emisyon Ticareti Sistemi Yönetmeliği geliyor. Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi ve İklim Değişikliği Eylem Planı’nın 2050 Hedefi güncellemesi ve Döngüsel Ekonomi Eylem Planı için çalışmalar sürüyor. Kuruluşlar sürdürülebilirlik yönetimi yaparak, ÇSY raporlaması için yola çıkmalı. Çünkü ürünler piyasada akçeli maliyeti ve gezegene maliyetiyle alıcı bulurken, ihracat kapıları açılırken, sürdürülebilirlik yönetimi yapmadan yeni akçeye, finansmana erişmek mümkün olmayacak. Çok çalışmak gerek. Çok.
MERAKLISI İÇİN
https://www.sut-d.org https://www.dunya.com/yazar/filiz-karaosmanoglu/245 http://petroturk.com/author/fkaraosmanoglu